23 Ekim 2015 Cuma

Daha Büyük Bir Borsa İçin ‘Güven’ Şart!


Türkiye’de hisse senedinin yatırımcı tarafından daha çok tercih edilen bir yatırım enstrümanı olması için gerekli en önemli unsurlardan biri; güven… Yıllardır olumsuz gelişmeler sonucunda borsadan soğutulan yatırımcı, sağlam bir güven inşa edilerek yeniden borsaya çekilmelidir.
Borsamızdaki yatırımcı sayısı neden yeteri kadar artamıyor? Halka açılma isteğinde olan birçok şirket olmasına rağmen neden yeterli talep yok? Halka arzlardan hisse senedi alan yatırımcı, neden ilk işlem gününde elindeki hisse senetlerini satmaya meyilli? Bunun gibi daha birçok soru sorulabilir…

Aslında bu sorunların çözümü için gerekli en önemli unsuru atlıyoruz: Borsaya duyulan güven unsuru… Diğer sorunları çözebilmek için öncelikle ‘güven telkini’ gerekiyor. Borsaya olan güven; halka açık şirketlere ve bankalara devlet tarafından el konulurken, küçük yatırımcının da hisse senedine el konulması nedeniyle büyük ölçüde zarar gördü. Demirbank, Yaşarbank, Sabah Yayıncılık, Medya Holding, EGS Holding, ardından Aktaş, Çukurova ve Kepez derken 400 bin yatırımcı ve yaklaşık 500 milyon dolar borsa dışına çıktı. Bu darbenin ardından piyasa çöküşlerinden, manipülasyonlardan ve bazı şirketlerin dolandırıcılık yapmalarından bunalan binlerce yatırımcı, borsaya küstü. “Geçmişte yapılan hatalar telafi edilmeliydi” Küskünlerin barışması için öncelikle geçmişte yapılanların telafi edilmesi şarttı. Sonrası için de bu yatırımcıların zarar görmesini engelleyecek önlemler geliştirilmeliydi. SPK Başkanı Sayın Vedat Akgiray ile yaptığımız görüşmelerde, yeni  Sermaye Piyasası Kanunu’nun bu tür olayların önünde durabileceği  izlenimi edindik. Diğer taraftan, yatırımcıların geçmiş zararlarının telafisi de bu kanunla beraber gündeme gelecektir.
Hükümet bugüne kadar aslında borsaya biraz mesafeli durdu ancak “İstanbul Finans Merkezi” çalışmalarıyla beraber artık geçmişten kalan bu tür sorunlara da el atmaya niyetli. Yeni kanunla beraber bu sorunlar çözülürse, borsadaki yatırımcı sayısı en az şu anki seviyenin iki katına çıkacaktır; buna inanıyorum. Bunun için aslında hükümetin ek bir kaynağa da ihtiyacı yok, sadece Ziraat Bankası’ndan bedelsiz hisse senedi verilmesi, bu sorunu çözecektir. Bu aynı zamanda, halka arzı talep yokluğu nedeniyle ertelenen Ziraat Bankası’nın halka açılma sürecini de oldukça kolaylaştıracaktır.
“Sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalı” Halka açılma niyetinde olan şirketlere, borsanın bir soygun yeri olmadığı ve burada topladıkları parayı çalıp gidemeyecekleri iyice anlatılmalıdır. Bugüne kadar kötü örnek oluşturmuş şirketlerde de sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Hakim ortağın şirketlerine borç vererek, sonra bunları tahsil edemediği için iflas noktasına gelen şirketler var… Bunlar sektöründe öncüyken, borcu yokken, hem de iyi bir malvarlığı varken neden ve nasıl bu durumlara düşmüş ve zamanında neden gerekenler yapılmamıştır? Hakim ortaklar kendi aralarında kavga ederken, şirkete ve yatırımcıya zarar vermemeleri gerektiğini bilmelilerdir.
Kötü örnekler, borsadaki tüm şirketlerin aynı şekilde algılanmasına yol açıyor. Yatırımcı, şirketlerde hakim ortak satışları ardından gelen bedelli sermaye artışlarını bekliyor. Hisse senedinin tek yükseliş nedenini manipülatör olarak görüyor. Her şirket için “patron kötü niyetli, manipülatörlerle işbirliği yapacak, sonrasında bedelli sermaye artışı olacak” senaryoları var. Bunu ben söylemiyorum, hisse senedi forumlarında yazıyor, kötü örnekler artınca bu işten zararı, temiz şirketler de görüyor. Bu tür kötü örnekleri artık temizleme zamanıdır; yoksa durum, önü alınamayacak noktalara gidecektir. “Bilinçli yatırımcı ve kurumsal yatırımcının önemi büyük” Kurumsal yatırımcı tabanı gelişmeden ve yatırımcı belli bir düzeyde bilinçlenmeden bu sorunlar ceza ile ancak bir noktaya kadar çözülebilir. Halka açılan ve fon sağlayan şirketler bile kurumsal yatırımcılara paralarını emanet edemiyorsa, bu sistemde bir çarpıklık var demektir. Bu sistemden sağladıkları parayı, değerlendirilmesi için profesyonel ellere bırakmak yerine, repo yapmaları etik olarak da yanlış değil mi? En azından paranın küçük bir kısmı portföy yönetim şirketlerine, fonlara yatırılsa daha doğru olmaz mı?
Yatırımcı tasarruflarını, doğru ve dürüst şirketlerin hisselerine yönlendirdiğinde ve bu hisseleri 3-5 sene elinde tuttuğunda çok büyük getiri elde edebiliyor. Böyle şirketlerimiz hâlâ var. Bu sayı ne kadar artarsa, yatırımcı bilinci de o derece düzelecektir. Ama olumsuz örneklere devlet müdahalesi olmalıdır. Çünkü herkes önce olumsuz örnekleri görüp, duyuyor. Borsayla ilgili son dönemde medyada hiç olumlu haber gördünüz mü? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder