Türkiye’de hisse senedinin yatırımcı tarafından daha çok tercih edilen bir yatırım enstrümanı olması için gerekli en önemli unsurlardan biri; güven… Yıllardır olumsuz gelişmeler sonucunda borsadan soğutulan yatırımcı, sağlam bir güven inşa edilerek yeniden borsaya çekilmelidir.
Borsamızdaki yatırımcı sayısı neden yeteri kadar artamıyor? Halka
açılma isteğinde olan birçok şirket olmasına rağmen neden yeterli talep
yok? Halka arzlardan hisse senedi alan yatırımcı, neden ilk işlem
gününde elindeki hisse senetlerini satmaya meyilli? Bunun gibi daha
birçok soru sorulabilir…
Aslında bu sorunların çözümü için gerekli en önemli unsuru atlıyoruz:
Borsaya duyulan güven unsuru… Diğer sorunları çözebilmek için öncelikle
‘güven telkini’ gerekiyor. Borsaya olan güven; halka açık şirketlere ve
bankalara devlet tarafından el konulurken, küçük yatırımcının da hisse
senedine el konulması nedeniyle büyük ölçüde zarar gördü. Demirbank,
Yaşarbank, Sabah Yayıncılık, Medya Holding, EGS Holding, ardından Aktaş, Çukurova ve Kepez derken 400 bin
yatırımcı ve yaklaşık 500 milyon dolar borsa dışına çıktı. Bu darbenin
ardından piyasa çöküşlerinden, manipülasyonlardan ve bazı şirketlerin
dolandırıcılık yapmalarından bunalan binlerce yatırımcı, borsaya küstü.
“Geçmişte yapılan hatalar telafi edilmeliydi” Küskünlerin barışması için
öncelikle geçmişte yapılanların telafi edilmesi şarttı. Sonrası için de
bu yatırımcıların zarar görmesini engelleyecek önlemler
geliştirilmeliydi. SPK Başkanı Sayın Vedat Akgiray ile yaptığımız
görüşmelerde, yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nun bu tür olayların önünde
durabileceği izlenimi edindik. Diğer taraftan, yatırımcıların geçmiş zararlarının telafisi de bu kanunla beraber gündeme gelecektir.
Hükümet bugüne kadar aslında borsaya biraz mesafeli durdu ancak
“İstanbul Finans Merkezi” çalışmalarıyla beraber artık geçmişten kalan
bu tür sorunlara da el atmaya niyetli. Yeni kanunla beraber bu sorunlar
çözülürse, borsadaki yatırımcı sayısı en az şu anki seviyenin iki katına
çıkacaktır; buna inanıyorum. Bunun için aslında hükümetin ek bir
kaynağa da ihtiyacı yok, sadece Ziraat Bankası’ndan bedelsiz hisse
senedi verilmesi, bu sorunu çözecektir. Bu aynı zamanda, halka arzı
talep yokluğu nedeniyle ertelenen Ziraat Bankası’nın halka açılma
sürecini de oldukça kolaylaştıracaktır.
“Sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalı” Halka açılma niyetinde
olan şirketlere, borsanın bir soygun yeri olmadığı ve burada
topladıkları parayı çalıp gidemeyecekleri iyice anlatılmalıdır. Bugüne
kadar kötü örnek oluşturmuş şirketlerde de sorumlular en ağır şekilde
cezalandırılmalıdır. Hakim ortağın şirketlerine borç vererek, sonra
bunları tahsil edemediği için iflas noktasına gelen şirketler var…
Bunlar sektöründe öncüyken, borcu yokken, hem de iyi bir malvarlığı
varken neden ve nasıl bu durumlara düşmüş ve zamanında neden gerekenler
yapılmamıştır? Hakim ortaklar kendi aralarında kavga ederken, şirkete ve
yatırımcıya zarar vermemeleri gerektiğini bilmelilerdir.
Kötü örnekler, borsadaki tüm şirketlerin aynı şekilde algılanmasına yol
açıyor. Yatırımcı, şirketlerde hakim ortak satışları ardından gelen
bedelli sermaye artışlarını bekliyor. Hisse senedinin tek yükseliş
nedenini manipülatör olarak görüyor. Her şirket için “patron kötü
niyetli, manipülatörlerle işbirliği yapacak, sonrasında bedelli sermaye
artışı olacak” senaryoları var. Bunu ben söylemiyorum, hisse senedi
forumlarında yazıyor, kötü örnekler artınca bu işten zararı, temiz
şirketler de görüyor. Bu tür kötü örnekleri artık temizleme zamanıdır;
yoksa durum, önü alınamayacak noktalara gidecektir. “Bilinçli yatırımcı
ve kurumsal yatırımcının önemi büyük” Kurumsal yatırımcı tabanı
gelişmeden ve yatırımcı belli bir düzeyde bilinçlenmeden bu sorunlar
ceza ile ancak bir noktaya kadar çözülebilir. Halka açılan ve fon sağlayan şirketler bile kurumsal yatırımcılara paralarını emanet
edemiyorsa, bu sistemde bir çarpıklık var demektir. Bu sistemden
sağladıkları parayı, değerlendirilmesi için profesyonel ellere bırakmak
yerine, repo yapmaları etik olarak da yanlış değil mi? En azından
paranın küçük bir kısmı portföy yönetim şirketlerine, fonlara yatırılsa
daha doğru olmaz mı?
Yatırımcı tasarruflarını, doğru ve dürüst şirketlerin hisselerine
yönlendirdiğinde ve bu hisseleri 3-5 sene elinde tuttuğunda çok büyük
getiri elde edebiliyor. Böyle şirketlerimiz hâlâ var. Bu sayı ne kadar
artarsa, yatırımcı bilinci de o derece düzelecektir. Ama olumsuz
örneklere devlet müdahalesi olmalıdır. Çünkü herkes önce olumsuz
örnekleri görüp, duyuyor. Borsayla ilgili son dönemde medyada hiç olumlu
haber gördünüz mü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder